En İyi 5 Peter Weir Filmi
Hollywood'da da, kendi ülkesi Avustralya'da da unutulmaz işlere imza atan Peter Weir'ın bugün doğum günü. Ben de en iyi beş filmini hatırlatmak istedim. Filmleri sıralamadan önce, yönetmenin Truman Show ya da Dead Poets Society gibi fazlasıyla popüler işlerini liste dışında bıraktığımı belirteyim.
1. Picnic at Hanging Rock (1975)
Peter Weir’ın Avustralya’da çektiği filmlerden biri olan “Picnic at Hanging Rock”, 'kan'a ya da türlü atraksiyonlara ihtiyaç duymadan, sadece atmosfer ile germeyi/korkutmayı başaran bir 'yönetmenlik harikası'. Bir grup yatılı okul öğrencisinin, ürkütücü kayalıkların ardında aniden ortadan kaybolmasını, düşsel, gizemli ve tekinsiz bir atmosferle yoğurarak anlatıyor film. Seyirciye ipuçları sunmaktan çok olayın ardındaki tuhaflığı ruhsal bir boyutta inceliyor, film ilerledikçe düğüm daha da iç içe geçiyor... "Picnic at Hanging Rock", ‘bilinmeyen’ ya da ‘gösterilmeyen’in izleyici üzerinde iki kat fazla etki bıraktığını kanıtlayan nitelikte bir eser.
2. The Last Wave (1977)
Yine Avustralya yapımı bir Weir filmi olan "The Last Wave", modern şehir hayatının ortasına Aborjin mitolojisini ve ‘büyü’yü yerleştiren, karanlık bir atmosferle sarılmış bir iş. Tek başına bir adam, Aborjinlerin konu olduğu bir dava ertesinde başına gelen ilginç olayları aydınlatmaya çalışıyor... Hiç dinmeyen bir yağmurun ve ‘karartılar’ın zaman zaman başrole geçtiği, mistik bir gerilim örneği "The Last Wave".
3. The Year of Living Dangerously (1982)
1965 Endonezya'sından politik ve toplumsal manzaraları odağa yerleştiren, değeri pek bilinmemiş bir Weir filmi. Bir halkın kendi kargaşası ve sefaleti arasında boğulduğu bir ortamın içinden romantik bir aşk öyküsü yaratıyor "The Year of Living Dangerously". Mel Gibson her zamanki gibi donuk bir performans sergiliyor burada. Zaten filmin oyunculuk anlamında parlayan ismi, bu filmdeki performansıyla En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülü alan Linda Hunt.
4. Fearless (1993)
Peter Weir'ın kendi çapında bir hayran kitlesi yaratan filminde, bir uçak kazasından sağ kurtulan Max’ın öyküsü, Rafael Yglesias’ın aynı adlı eserinden uyarladığı güçlü senaryonun da katkısıyla etkileyici bir psikolojik dramaya dönüşüyordu. Yönetmenin her zamanki gibi tıkır tıkır işleyen anlatımı, Jeff Bridges ve Rosia Perez’in mükemmel oyunları, “Fearless”ı unutulmaz kılan unsurlardan. Özellikle 'yaşam' üzerine daldığı felsefe yüklü konuların altından sığ bir Amerikan duygusallığıyla değil, sahici bir bakışla kalkmayı başarması takdire şayan.
5. Witness (1985)
"Witness", bir küçük çocuğun tanık olduğu cinayet olayını polisiye bir düğümle çözmeye çalışır gibi görünse de esasen Amish kültürü hakkında fikir sahibi olmayanlar için tanıtıcı bir işlev görüyor. Çünkü çoğu zaman polisiye örgü ikinci plana atılıyor, Harrison Ford'un bir Amish kasabasına sığındığı sahnelere daha fazla ağırlık veriliyor. Ama bu haliyle de ilgi çekici bir film. Hem Amish'lerin tutuculuğu arasında tutkulu ve gizemli bir aşk hikayesine şahit oluyoruz, hem de doğa alabildiğine etkileyici görüntülerle yansıtılıyor. Özellikle John Seale'nin kahverengi tonlarının ağırlıkta olduğu görüntü çalışmasının, filme pastoral bir hava kattığını söyleyebiliriz. Yani birçok açıdan izlenmeyi hak eden bir film "Witness".
Yorumlar
Yorum Gönder