Korku Kuşağı: The Exorcist (1973)
ESKİMEYEN BİR KORKU KLASİĞİ
“The Exorcist”in afişinde Peder Merrin’i ve içine şeytan girmiş Regan’ın bulunduğu evden yayılan tekinsiz ışığı görürüz. Bu ışık demeti, seyirciyi o evin içinde pek de dostane şeyler beklemediğini hatırlatır belki de. Kuşkusuz filmdeki bir sahneyi temsil eden bu afiş çalışması, filmin hikaye örgüsünün kendi içindeki akışını da birebir yansıtıyor. Bu açıdan filmle bütünleşmiş durumda.
Regan’ın odasının kapısını açtığında kızının sallanan yatağına şahit olan annenin yüz ifadesi ve bu sahnedeki dehşet hissi ise o ışık huzmesi gibi filmde daha sonra izleyeceklerimiz için bir kilit işlevi görüyor bir bakıma. Bu ‘dehşet spazmı’, Regan’ın hastane sürecinde yapılan onca incelemeye rağmen hiçbir sonuç alınamamasından pederlerin ağızlarından dumanlar çıktığı meşhur soğuk oda sekansına kadar filmi bütünüyle saran bir tonu beraberinde getiriyor.
Atmosferin bu kadar önemli bir rol oynadığı filmde yönetmen William Friedkin’in başarısını da anmadan geçmeyelim. Yönetmenin “The Exorcist”e sadece ‘içine şeytan giren kız'ın öyküsü olarak bakmadığı belli. En az filmin odağına alınan öykü kadar etkileyici olan Peder Karras'ın karamsar öyküsü, onun inancını sorgulaması ve annesiyle ilişkisi filmi psikolojik bir zemine oturtuyor.
Nitekim "The Exorcist" sadece ‘şeytan’la ya da inanç ile ilgili değil. İnsan doğasının korkularıyla haşır neşir ve tekinsiz duygularımızla da bir bağı var. Filmin bu farklı yüzü, Regan’a yapılan şok tedavilerinden sonra çıkış yolu bulamayan ve Chris'e bilim dışındaki başka alanların yardımıyla kızını iyileştirmeye çalışmasını dile getiren doktorların alternatif önermesine benziyor aslında...
Regan’ın bedeninin ve ruhunun huzura kavuşacağı şeytan çıkarma ayinine gelene kadar filmde izlediğimiz en etkileyici anları sıralamamız gerekirse, öncelikle filmin başlarındaki bir sahneyi hatırlayabiliriz. Bahsettiğimiz bu sahne, Chris'in meraklanıp tavan arasını kontrol ettiği ve ‘iblis’i haber veren bölüm.
Zaten korku filmlerinde korkunun kaynağına 'seslenen' bu gibi anlar, onunla açıkça karşılaştığımız anlar kadar ürpertici bir etkiye sahip olabiliyor zaman zaman. Tabii yönetmen koltuğunda Friedkin gibi biri oturduğu takdirde. İkincisi ise bir ölümü araştıran Kinderman'ın anneye cinayetin sorumlusunun kızı olabileceğini çıtlattığı ve Burstyn'nin mükemmel performansına şahit olduğumuz sahne.
Sonuç olarak “The Exorcist”, tüm zamanların en iyi korku filmlerinden. Müzik kullanımı, etkileyici makyaj çalışması ve görüntü yönetimiyle türün cazibesini kaybetmeyen öncülerinden biri.
FİLMİN PUANI: 5/5
Yorumlar
Yorum Gönder