KORKU KUŞAĞI: Carnival of Souls 1962)

İlgili resim

KAYIP BİR RUH ÜZERİNE

"Dünya gün ışığında çok farklı. Ama karanlıkta, hayallerin alıp başını gidiyor. Ama gün ışığında,
her şey tekrar yerli yerine oturuyor."


Herk Harvey’in tek uzun metrajlı filmi olan “Carnival of Souls”, kendi hayran kitlesini yaratmış bir kült korku filmi. Bir hayalet öyküsü olduğu kadar bir psikolojik gerilim aynı zamanda. Eğer “The Sixth Sense” gibi modern korku filmlerine itablgi duyuyorsanız “Carnival of Souls”u sahiplenme ihtimaliniz de pek yüksek. Filmin hikayesini kısaca özetlemek gerekirse; Candace Hilligoss'un 'iyi' bir performansla hayat verdiği Mary Henry, arkadaşlarıyla birlikte bir araba kazası geçiriyor. Köprüden aşağı düşen arabadaki diğer karakterler ölse de Mary ne hikmetse sağ kurtulmayı başarıyor.

Hikayenin devamında, org çaldığını öğrendiğimiz Mary Utah'da bir kilisede çalışmak için yollara düşüyor ve tenha bir otelde kendine oda tutuyor. Otelin tuhaf sahibiyle otelde Mary haricindeki tek misafir John ise filmin yan karakterleri olarak hikayeye dahil oluyorlar. Mary'nin travma sonrasında araba camlarında ve otelin koridorlarında görünüp kayboluveren hayaletle tanışması da tez zamanda gerçekleşiyor elbette! (Bu hayaleti yönetmen Harvey canlandırıyor)

Karakterin, gördüğü halüsinasyonlar sonrası şirazesini kaybetmesi ve bulunduğu kasabada daha önce karnaval için kullanılan eski bir binaya saplantı duyması filmin en etkileyici anlarını karşımıza getiriyor. Yönetmen Harvey’in bir korkutma unsuru olarak ıssız mekanları kullanımı takdire şayan. Özellikle o boş ve ürkütücü binaya adım attığımız sahneler oldukça tedirgin edici. Harvey atmosfer yaratmada son derece sağlam bir iş çıkarıyor kısacası.

Bunda Gene Moore'un müzik çalışmasının da payı var elbette. Tüyleri ürpertmede sorun yaşatmayan tema müziği bazen rahatsız edici bir ıslık sesi olarak tınlıyor kulağımıza. “Carnival of Souls”, korku filmlerinde atmosferi destekleme konusunda müziğin en etkili unsurlardan biri olduğunu hatırlatıyor nitekim. Karakterin sokaklarda koşturduğu rüya sekansıyla karnaval binasında geçen ve hikayenin esrarını aralayan 'üşüşen hayaletler' sahnesi hem kurgu hem de fikir olarak fazlasıyla başarılı.

Tabii "Carnival of Souls"un göze çarpan kimi kusurları da yok değil. Özellikle doktor karakterinin hikayeye dahil oluşunu ' çat kapı' benzetmesiyle tanımlayabiliriz. Karakteri kolundan tuttuğu gibi muayenehanesine götüren doktor, Mary'nin dahil olduğu bilinçaltı oyunlarına mantıklı açıklamalar getirmeye çalışıyor. Yan karakterleri canlandıran oyuncuların performansları da pek parlak değil.

Ama Harvey bu düşük bütçeli filmin kusurlarını bertaraf edip filmi 60’lar korku sinemasının en iyi örneklerinden birine döndürmeyi başarıyor neyse ki. Final ise bugün sürpriz sonlu olarak tabir edilen filmlere ilham kaynağı oluşturması açısından önemli. Parçalar birleştirilmeye çalışılırken final karesinin sinyalleri mağaza sahnesinde ekranın bulanıklaşıp karakterin 'görünmezlik modu'na geçtiği anda kendini gösteriyor aslında. Bugün 'sürpriz sonlara' alışan seyirci filmin ortalarında yönetmenin sunduğu bu tarz ipuçlarını kolayca çözüme ulaştıracaktır...

Ya da Mary'nin bahsettiğimiz sahne ile ilgili doktora içini açarken ağzından dökülen şu sözler karakterin karmaşık psikolojik dünyasına ve gördüğü hayallere ayna tutuyor bir bakıma: “Herhangi bir şey duyamamaktan veya birisiyle iletişim kuramamaktan öte bir şeydi. Sanki, sanki bir süreliğine var olmadım. Sanki bu dünyada yerim yoktu, etrafımdaki hayatın parçası değildim.” Final karesini de anlamdırmamıza yarayan bu sözler karakterin kazadan şans eseri kurtuluşunu da açıklıyor. Elbette korku filmlerinde akılcılık arayanlar için değil fantezilere ilgi duyan seyirciler adına yapboz tamamlanıyor böylece.

FİLMİN PUANı: 4.5/5

Yorumlar

Popüler Yayınlar